TGK Başkanlar Kurulu sınırın sıfır noktasında, Kilis’te toplandı
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun 26. Başkanlar Kurulu Toplantısı, düşman işgalinden kurtuluşunun 101. Yıldönümünde Kilis’te yapıldı.
Kilis Basın Cemiyeti’nin ev sahipliğinde gerçekleşen ve 9 gazeteciler federasyonu ile bu federasyonlara bağlı 65 gazeteciler cemiyeti başkanı ve basın meslek kuruluşu temsilcisinin katıldığı toplantıdan sonra açıklanan TGK 26. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi’nde şu görüşlere yer verildi:
“Tam 101 yıl önce bu topraklarda destanlar yazılmış, Kilis halkının işgal kuvvetlerine 20 ay süren eşsiz direnişi sonucu Fransızlar 7 Aralık 1921 yılında Kilis’ten çekilmek zorunda kalmıştı.
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu olarak bu vesileyle, ülkemizin bağımsızlığı ve bütünlüğü uğruna canlarını hiçe sayan başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi saygı ve şükranla anıyor, tüm Kilislilerin 101. kurtuluş yıldönümünü kutluyoruz.
Ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmelerden yakından etkilenen medya sektörü, ülkemizde son çeyrek asırda önemli bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiş, ancak zaman içinde değişimlere paralel olarak yaşanan sorunların çözümlenmesi bir yana, birbiri üzerine eklenmesiyle günümüzde adeta kaderine terk edilmiştir.
Sektörde yaşanan sorunlar önem sırasına alınamayacak kadar büyük, karmaşık ve birbirini etkileyen niteliktedir. Medya sektörü, ekonomik sorunların yanı sıra yasal düzenleme eksiklikleri, basın özgürlüğü, yetişmiş eleman sıkıntısı, teknik altyapı, istihdam ve etik değerler gibi sorunlarla karşı karşıyadır.
TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe giren “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifindeki” basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddelerle bu sorunlara yeni eklemeler olmasından endişe edilmektedir.
Bu nedenle, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun 26. Başkanlar Kurulunda ele aldığımız ve zaman geçirilmeden bir bütün halinde uygulanması için Türkiye kamuoyuna sunduğumuz sorunlar
ve çözüm önerilerimiz şöyledir;
1)Ülkemizde medyanın ekonomik bağımsızlığını sağlayacak düzenlemeler öncelikle yapılmalı, hem medya kuruluşları, hem de bu kuruluşlarda çalışan emekçiler ekonomik baskıdan kurtarılmalıdır.
2) Medya sektörü, döviz artışıyla maliyetleri karşılanamaz boyutlara ulaşan kâğıttan mürekkebe, elektronik cihazlardan yazılımlara kadar malzeme kullanımında dışa bağımlılıktan kurtarılmalı, ilk aşamada eskisi gibi yerli kâğıt fabrikaları kurulmalı ve işletilmeli, gerekli teknolojik destek verilerek darboğazdan çıkmalarına destek olunmalıdır.
3)ilanların birleştirilmesi, işlerin bölünerek ilan sınırları dışına çıkması, doğrudan alım ve acil alım yöntemlerine sıklıkla başvurulması, kooperatif ve dernek ilanları ile özel eğitim kurumu ilanlarının yayın zorunluluğunun kaldırılması gibi nedenlerle resmi ilanlarda ciddi oranda daralma meydana gelmiştir. Bu düzenlemeler gazetelerin resmi ilan gelirlerinin çok önemli oranda düşmesine neden olmaktadır.
4)Bu ortamda, yılda sadece bir kez arttırılan Basın İlan Kurumu’nun fiyat tarifesi, gazetelerin ekonomik sorunlarına çözüm olamamaktadır. Fiyat tarifesi yüksek enflasyon ortamında her 3 ayda bir güncellenmeli, gazetelerin gelir kaybına engel olunmalıdır.
Ayrıca, Basın İlan Kurumu eskisi gibi özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır.
5)Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair yürürlüğe giren yeni kanun, internet basınını sektöre kazandırsa da, basın kuruluşları ve çalışanları açısından birçok olumsuz düzenlemeyi bünyesinde barındırmaktadır.
Bu sorunların başında sansür gelmektedir. Çünkü yasada neyin dezenformasyon olduğuna dair açık bir tanımlama getirilmemiştir.
Türk Ceza Kanunu ile Terörle Mücadele Yasası’nda yer alan ve darbe dönemlerinden bu yana değişmeyen basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler halen düzenleme beklemektedir.
6) Medya sektörünün özgürlüklerle ilgili bir diğer sorunu, yayın ve habere erişimi engelleme kararlarıdır. Türkiye’de son 10 yılda kamuoyunu ilgilendiren 600’ü aşkın olayla ilgili haberlere yayın yasağı getirilerek kamuoyunun bilgilenmesinin önüne geçilmiştir.
Oysa demokratik toplumlarda halkın her konuda doğru ve güvenilir bilgiye erişim hakkı vardır.
7) Meslektaşlarımızın emeklilikte fiili hizmet süresi zammından yararlanabilmesi, “basın kartı” şartına bağlanmıştır. Gazetecilik mesleği basın kartı sahibi olma koşuluna bağlı olmadan yapılan ağır ve tehlikeli bir iş olarak kabul edilmelidir. Medya sektöründe kimlere basın kartı verileceğine ilişkin basın kartı düzenlemeleri, özgür gazeteciliğin önündeki engellerden birini oluşturmaktadır.
Gazetecinin resmi kimlik kartı olarak kabul edilen basın kartını dağıtmakla görevli İletişim Başkanlığı, özgür ve tarafsız basın meslek kuruluşlarını devre dışı bırakmış, yerine temsilciler atama yolunu tercih etmiştir.
Son yasa Basın Kartları Komisyonu’nun üye yapısında olumlu gelişme sağlasa da beklentimizi karşılamamıştır. Komisyon basın meslek kuruluşlarına adil şekilde yer veren yapıya kavuşturulmalıdır.
Günümüzde Medya Sektörü, ekonomik sorunların yanı sıra yasal düzenleme eksiklikleri, basın özgürlüğü, yetişmiş eleman sıkıntısı, teknik altyapı, istihdam ve etik gibi sorunları çözmek için, siyasetçilerden, hukukçulardan, bürokratlardan, akademisyenlerden, sendikalardan, medya kuruluşlarından ve basın meslek örgütlerinden temsilcilerin bir araya gelmesi, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu olarak taslağını hazırladığımız Basın Meslek Yasasını ele alması ve bu yasanın gerekli düzenlemelerle Türkiye’ye kazandırılmasıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”